Yıl 1971,yer Fransa;birkaç ay önce kaybolan küçük kız çocuğu Lucie;bitap,vücudunun çeşitli yerlerinde yara bere izleri ile sokakta deliler gibi koşuştururken bulunmuştur.Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemeler sonucunda herhangi bir cinsel taciz izine ya da istismara rastlanmamıştır.Ancak neden aylarca kayıp olduğuna ve kimler tarafından alıkonulduğuna ilişkin hiçbir bilgi elde edilememiştir.Polislerin yaptığı incelemeler sonucunda Lucie'nin nerede tutulduğu saptanmıştır.Gazetecilerin olay yerini çekme talepleri kabul edilmiş ve insanın kanını donduracak cinsten olan suç mekanı yayınlanmıştır.Bu işin faalinin Martyrs tarikatı olduğu düşünülmektedir.
Lucie,yaşadığı bu büyük travmanın ardından rehabilite olması için sosyal hizmetler bünyesine kazandırılır.Ancak Lucie'nin tedavisinde pek fazla yol kat edilememektedir.Özellikle geceleri başkaları tarafından görülemeyen bir şeylerden korkarak kendisine zarar verme eğilimindedir.Derdini kimseye anlatamaz.Zaten sessiz sedasız bir kızdır ve sadece Anna isimli arkadaşı ile diyaloğu vardır.Lucie kabuslarla dolu uzun yılların ardından Anna ile can yoldaşı olur ve onu ailesi yerine koyar.Bu iki yakın arkadaş artık kendi ayaklarının üzerinde duracak yaşa gelmişlerdir.
Bir gün Lucie Anna'ya,kendisini tutsak eden ailenin izini gazete aracılığı ile bulduğunu ve gidip intikamını alacağını söyler.Yıllardır yaşadığı kabuslardan ancak bu yolla kurtulabileceği hususunda Anna'yı da ikna eder.Anna,Lucie'den telefon bekleyecektir ve o aradığında arabayla almaya gidecektir.
Başına neler geleceğinden habersiz,kahvaltılarını yapmakta olan geçmişin kara lekesinden kurtulamayan ailemizin kapısı çalar.Gelen Lucie'dir ve aileyi 2 çocuğuyla beraber katleder.Ona yapılanların hesabını sormuştur ve artık ruhen iyi olacağını düşünmektedir.
Anna'yı bekleyen Lucie evde yalnız değildir.Dahası yaşadığı kişilik korkuları yeniden kendisine zarar vermesine neden olmuştur.Bir şeyler görmektedir ve gördüğü şeyin hayal mi gerçek mi olduğu konusunda aklı ona oyunlar oynamaktadır.Kısa bir süre sonra Anna eve ulaşır.Lucie'nin yaralarını tedavi etmeye çalışır ve ondan biraz dinlenmesini ister.Anna da bu sırada cesetleri gömüp,evi yakıp olay yerinden Lucie ile beraber uzaklaşmayı planlamaktadır.Lucie uyanmıştır ve yine bağıra çağıra kendisine zarar vermektedir.Anna onu durmaya çalışır ancak sanki karşısında birisi varmışçasına hayatta kalmak için bir şeyle kıyasıya savaşmaktadır.Çok geçmeden Lucie boğazını keserek intihar eder.Peki bütün bu olanların sebebi nedir?Lucie gerçekte olmayan bir şeyden nasıl da bu kadar korkabilmiş ve kendisini öldürerek ondan kurtulma yolunu seçmiştir.
Can yoldaşı arkadaşı Lucie'nin ölümü Anna üzerinde psikolojik olarak ağır hasarlara neden olmuştur.Halen bu kan gölüne dönen evden çıkamamıştır.Ne yapacağını düşünmeye odaklanırken,salondaki vitrinin evde yaşanan arbede sonucunda hasar gördüğünü ve arkasında oda benzeri bir boşluk olduğunu keşfeder.Yaşadıklarından sonra kendisini korkutacak daha büyük bir felaket olamayacağını düşünür ve orayı kontrol etmeye karar verir.Gördükleri tam da Lucie'nin anlattıkları gibidir.Burası türlü işkencelerin yapıldığı zindan benzeri bir yapıdır.Çok geçmeden,seslerden hala canlı olan bir tutsak olduğunu anlar.Bu tutsak yine bir kızdır ve vücudu ağır şekilde tahrip edilmiştir.Kahramanımız zavallı kızı oradan çıkarır.Tam bu sırada evin kapısı açılır ve bir adam kızı vurarak öldürür.Anna şoktadır,karşısında hiç tanımadığı silahlı adamlar vardır.Bunlar da kimdir?
Film buraya kadar bol kanlı ve sadizmin doruklarında gezse de bu aşamadan sonra tam anlamıyla felsefeye kayacak...Anna,Martyrs tarikatı tarafından tutsak edilir ve Madam denilen tarikatın lideri bayanın karşısına geçirilir.Madam Anna'ya Lucie'den başlayıpta,şu an başına geleceklere değin kısa bir konuşma yapar.Martyrs tarikatı ilkin deneysel olarak başladığı,bu işkencelerle dolu sadist eylemleri,arınma ve tanrı katında yer edinme amaçlı yapmaktadır.Onlara göre ancak genç bir kız bu işleme uygun olup yaşayacağı bütün bu acılar sonrasında eğer ki vücut ve beyin olarak daha fazla acı çekemeyecek noktaya gelirse,arınmış olabilecektir.Buna aynı zamanda olağanüstülük mertebesi demektedirler.Bu olayın felsefik yönü ise ancak arınmış bir kızın öbür dünyaya ilişkin gerçekleri görebileceğidir.Martyrs tarikatının uyguladığı işkenceler ise;önce bir şeyle korkutma ardından o korkuyu yenebilme amaçlıdır.Öyle ki Lucie'nin gördüğünü söylediği yanılsamalar ve Anna'nın kurtardığı diğer kızın ise vücudunda bir şeyler yürüdüğünü hissetmesi ile kendisine zarar vermesi gibi...
İyi;Özellikle ikinci yarısı itibariyle son derece başarılı bir yapım.Final de çok iyi. Gereksiz;Filmin büyük bölümü bol kanlı Fransız sineması yapımlarıyla benzer klişe özelliklere sahip. Kötü;
Editör'ün Puanı
Lütfen ofansif bir dil kullanmadığınızdan, yapıcı öneriler ve eleştirilerde bulunduğunuzdan emin olun. Yorumlar denetlendikten sonra uygun bulunursa yayımlanmaktadır. Anlayışınız için teşekkürler.